
Tekere çomak sokarsan…
Önce sizi bizim dünyamızın geçmişine götüreyim. Yıllardan 2013, yani daha yeni, geçen yıl; aylardan Eylül, yani dokuz ay önce, Outlast piyasaya çıkmıştı. Korku oyunlarını sıklıkla arşivleyen ama pek oynamayan biri olarak Outlast’tan beklentim büyüktü, artık korkmak istiyordum ve bunun için fazlasıyla iddialı bir yapım vardı karşımda. Oyuna başladım, hatta videolar çektim, birkaç kez de fena tırstım ve en nihayetinde Outlast’a geçer not verdim. Özellikle oyunda kontrol ettiğimiz Miles Upshur’ın doğal hareketleri beni bir hayli etkilemişti. Yürürken, koşarken, eğilirken, dar alanlardan geçerken o kadar doğal ve gerçekçi hareket ediyorduk ki… Sonuçta ne oldu peki? Gazetecilik görevini yapan ve aslında bu konuda biraz da fazla ısrar eden Miles’ı bir güzel paketlediler, biz de “Nasıl olur ya?! Buradan sağ çıkmamız lazımdı!” diye haykırıp oyunu noktaladık. Okumaya devam et