Eylül ayında paraya kıydınız, güzel güzel FIFA 14’ünüzü aldınız ama o da nesi? Kasım ayında yeni nesil konsollar çıktı, FIFA 14’ün de yeni nesil versiyonu çıktı, şanslı azınlıktan biri olup hem konsolu, hem de oyunu alınca Eylül ayındaki paralar çöpe gitti. Durun, üzmeyin kendinizi. Bunu bir fırsata dönüştürün, iyilik yapma şansını tepmeyin, eski nesil FIFA 14’ünüzü bir dostunuza hediye edin. Bunu yapmak çok mu zor?
Maça dönelim
“İnsanlık ölmesin” adlı çalışmamı geride bıraktıktan sonra yeni nesil FIFA 14’e dönüyor ve anlatmaya başlıyorum. Öncelikle FIFA 14’ün genel anlamda ne ifade ettiğini önceki incelememde anlatmıştım, haliyle detaylara çok fazla takılmak istemiyorum. Bu incelemeyi yapmamdaki ana neden, oyunun yeni nesil versiyonu olunca odağım da bu olmalı. İlk olarak görsellikten başlayalım. Arkadaşlar, yeni nesil konsollardaki FIFA 14’ün görselliği şahane. Oyuncuların yüzlerindeki, formalardaki, zemindeki ve pek tabii ki tribündeki detaylar müthiş. “Eski” FIFA 14’e göre futbolcu detayları görsel olarak artarken, animasyon yelpazesi de genişletilmiş ve farklı sahnelerin ortaya çıkması sağlanmış. Ha, bu animasyon zenginliği için yeni nesil konsola geçmek mi gerekiyordu? Hayır tabii ki ama geçiş sırasında ürünü olabildiğince parlatmak için bir şeylerin saklandığı çok net görülüyor. Öte yandan tribünlerindeki gelişme de göz ardı edilemeyecek boyutta. Yıllardın kartonları, sonrasında da dandik üç boyutlu seyircileri artık kanlı canlı birer bireye dönüşmüş durumda. Belki “Tribünden bana ne!” diyebilirsiniz ama fark etmeden öylesine sağlam bir katkı sağlıyor ki bu gelişim, seslerin de desteğiyle gerçek bir maçtaymışçasına bir atmosfer hissediliyor maçlarda. Buna paralel olarak maçın durakladığı anlardaki çekimler de tribün odaklı düzenlenmiş ve yapılan çalışmalar ön plana çıkarılmış.
Ne var ki yeni nesle geçerken yapılan görsel geliştirmeler, oynanış konusunda aynı çapta bir mesafe kat etmemiş durumda. Evet, oyun çok başarılı ve oynanabilirlik çok iyi seviyede ama eski nesilden çok çok büyük bir fark var mı? Hayır. Animasyonların oynanışa kattığı rahatlık ve çeşitlilik kolayca hissediliyor, hava toplarındaki mücadele çok daha zorlu ve gerçekçi, yani her orta gol olmuyor, topun ve futbolcuların hareketlerindeki doğallık arttırılmış, yapay zekâ kontrolündeki oyuncuların hamlelerinde az da olsa bir gelişim göze çarpıyor, saha içindeki paranormal faaliyetlerde ciddi miktarda azalma var ama gerçek anlamda radikal bir yenilik yok oynanışta. Böyle söyleyince de “Yani hiçbir fark yokmuş…” demeyin sakın, elbette ki farklar mevcut, bu saydıklarım yabana atılacak detaylar değil ama işte insan değerlendirirken bile arada kalıyor, ne diyeceğini bilemiyor, ben bu satırları uzattıkça da kafalar karışıyor, değil mi? Tamam, kısaca özetliyorum: Çıta yükselmiş ama asıl sıçrama seneye olacak, hissediyorum. (Aslında bayağı bir şey saydım, kendimle çelişiyorum şu an.)
Efsane kadro
Ultimate Team konusunda Xbox One sahibi olanların en büyük şansı, pek tabii ki futbolun efsanelerine sahip olmaları. Ruud Gullit’ten, Gheorghe Hagi’ye, Paolo Maldini’den, Pele’ye kadar birçok futbol efsanesini Ultimate Team’de kontrol etmek ve bu yıldızlarla maçlara farklı bir boyut katmak mümkün. Bense halen Ultimate Team’in büyüsüne kapılamamış biri olarak, 2010 yılında kurduğum Onion Rings takımımı sandıkta tutmaya devam ediyor. O sandıkta duradursun, yeni neslin gücü ve görsel silahları ile ön plana çıkan FIFA 14’ü oynamaya devam edeyim.
9,1