Mafia II’nin ardından…

Aylardır, hatta yıllardır oynanmayı bekleyen ve bir türlü elimin gitmediği oyunların arasından birini seçtim ve bitirene kadar oynadım sonunda. Mafia II’den bahsediyorum; ilkini (Mafia: The City of Lost Heaven) deliler gibi oynadığım, çok da sevdiğim, bitmesine de bir o kadar üzüldüğüm. 1930’lu yıllarda geçen o güzelim oyunun açılış sahnesi hala gözümün önündedir… Bir taksi şoförüydü Tommy Angelo, hayatını kazanıyordu sıradan bir vatandaş olarak ama talih yüzüne güldü ya da talihsizlik onu buldu, bir anda kendini mafyanın karanlık dünyasında buluverdi. Artık Salieri’nin bir ferdiydi, Don Salieri’nin de en has adamlarından biri olma yolunda hızla ilerliyordu. Nasıl mı? Rakip, düşman mafya ailesi Morello’ya karşı gelerek, kendisine verilen görevleri bir bir ve başarıyla sona erdirerek.

Çok güzel anılar kazıdı aklıma Mafia. En başta otomobillerin kullanımı ve fiziksel tepkileri ile gözümü boyadı, teknik detayları geride bıraktığımda da atmosferi, müzikleri, oyun yapısı ve oynanışı ile büyük keyif verdi bana. Hayatım boyunca sayısız oyun oynadım ama sonunu getirdiğim, daha doğrusu sonunu getirmek için içten çaba sarf ettiğim çok az oyun oldu ama Mafia’nın ismi kesinlikle bu listenin en üst sıralarında yer alır. Hal böyle olunca da bittiğine en çok üzüldüğüm oyunlardan biri oldu. (Aklıma birden, küçükken Denver‘ın bittiğini öğrenince ağladığım gün geldi; düşünün etkisini…)

Neyse, hüzünlü bir sonla bitmişti oyun ama Mafia II‘nin duyurulduğu güne kadar çoktan unuttuğum bu acıyı (Abarttım, biliyorum.) daha da derinlere gömme şansı geçecekti elime. 2010 yılının Ağustos ayında piyasaya sürülen oyuna çabucak dalmama rağmen, nasıl oldu bilmiyorum, bir anda unutuverdim oyunu, bir kenarda unuttum, anılarımı da unuttum. Beni böylesine etkileyen bir oyunun devam oyunu çıkmışken, üstelik başından itibaren aynı duyguları hissetmemi sağlayan bir oyunu nasıl bırakıvermiştim? Bu konuda hala bir fikrim yok ama geçtiğimiz Ocak ayının ortalarına doğru oynamaya başladığım L.A. Noire, bir anda Mafia II’yi fark etmemi sağladı, bu kez L.A. Noire’ı bir kenara fırlattığım gibi Mafia II’ye dalıverdim ve birkaç gün önce oyunun sonunu getirdim. Yine otomobil sürüş keyifle, etkileyici atmosferiyle, muhteşem müzikleriyle, ana karakteri Vito Scaletta’sıyla, onun en iyi arkadaşı Joe Barbaro’suyla, diğer karakterleriyle, karakterler arası ilişkileriyle, konu aldığı dönemi (1940’lar ve 1950’ler) başarılı bir görsellikle yansıtışıyla ve şu an aklıma gelmeyen birçok özelliğiyle hafızama kazındı Mafia II de. İlk oyunun sonuna yapılan kısa ziyaret ve yeni oyunun son bölümü ise cidden duygusal bir yük bindirdi omuzlarıma, ruhuma. Oyun bitirmekte zorlanan bir bünye sahibi olarak, 2012 yılında bile aynı heyecanı yaşamamı, aynı bağlılığı hissetmemi ve oyunlardan eskisi kadar zevk alabileceğimi gösterdi bana.

Bu sayede, yani Mafia II sayesinde oyunlara yaklaşımım konusunda önümü biraz daha net görebiliyorum artık. Elimdeki sayısız oyun arasında öncelik tercihi yapamamamın yarattığı krizi daha az önemsiyorum, eninde sonunda ışığını gördüğüm bir oyuna aynı şekilde dikkat kesilebileceğimi biliyorum artık. Buna vesile olduğu için böylesine şahane bir oyunu geliştiren Çek oyun yapımcılarına da (2K Czech) minnettarlığımı belirtmek istiyorum. Yazımın sonunu da Tommy Angelo’nun ağzından duyduğumuz son sözlerle bitiriyorum.

You know, the world isn’t run by the laws written on paper. It’s run by people. Some according to laws, others not. It depends on each individual how his world will be, how he makes it. And you also need a whole lot of luck, so that somebody else doesn’t make your life hell. And it ain’t as simple as they tell you in grade school. But it is good to have strong values and to maintain them. In marriage, in crime, in war, always and everywhere. I messed up. So did Paulie and Sam. We wanted a better life, but in the end we were a lot worse off than most other people. You know, I think it’s important to keep a balance in things. Yeah, balance, that’s the right word. Cause the guy who wants too much, risks losing absolutely everything. Of course, the guy who wants too little from life, might not get anything at all.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.